Eylül 18, 2018

buharlı tren

Güvenilir bulduğu sularda yaşamaya alışkın ve değişime kapalı insanların kendilerine yapacakları en büyük kötülük, radikal kararlar almaktır. Radikal, kelime anlamı olarak "kökten" demektir. İnsan yaşamını bir ağacın yetişmesine benzetecek olursak; doğmak, tohumun kabuğunu kırıp ilk defa baş vermesine denk gelir. O an itibariyle her gün, bu minik filizi büyür, olgunlaştırır ve doğasına uygun büyüklüğe eriştirir. İnsanlar içinse bu durum, temel bazı farklılıklara rağmen neredeyse aynıdır. Deneyimsiz, bilgisiz ve güçsüz olarak gelinilen dünyada geçirilen her an, her zafer ve her mağlubiyet kişiye yeni tecrübeler kazandırır; onu büyütüp, çevresine uyumlu birey haline getirir.

Değiştirmek istediğimiz, beğenmediğimiz ya da çok beğendiğimiz hiçbir özelliğimizi ani kararlar ile birlikte almayız. Bu özellikler aileden öğrendiklerimiz, etraftan duyduklarımız ve edindiğimiz tecrübeler neticesinde oluşur ve hiç fark ettirmeden kişiliğimizi oluştururlar. İnsan, yine doğası gereği adaptasyon yeteneği olan bir canlıdır fakat bir yeteneğe sahip olmamız, onu zevkle yapacağımız anlamına gelmez. Bu yeteneğe rağmen sürekli değişen koşullar altında sabit kalma meyli vardır bedenin ve zihnin. Tipik bir eylemsizlik prensibi diyebiliriz. 

İşin biyolojik ve genetik yanını bir tarafa bıraktığımızda ise geriye kalan kısım, kendimize ait kısmen özgür düşüncelerimizdir. Hiçbir zaman dışarıyı tamamen göz ardı edip kendimiz hakkında düşünemeyiz. Bizim bizden beklentilerimize toplumun, ailenin, arkadaşların, devletin ve dünyanın bizden beklentileri eklenir. Bu beklentiler ise bizi değişime ve kararlar almaya zorlar. Kendimizi, yaşam tarzımızı, alışkanlıklarımızı keskin biçimde değiştirmek için aldığımız bu kararlara, radikal kararlar deriz. yani, kökten değişim kararları... 


-ve ben hiçbir zaman o kararları alabilecek kadar güçlü olamadım.- 

Ben hayatım boyunca kendimi diğer insanlardan farklı gördüm. Herkesin sahip olamadığı bir şeye sahipmişim ve herkesten üstünmüşüm gibi düşündüm. Kendimi de buna inandırdım. Gelişimimin her evresinde, toprağıma ve suyuma bu düşünceyi boca ettim. Hayat bana bunun aslında düşündüğüm gibi olmadığını defalarca göstermiş olsa da, ben hep kahramandım ve kahramanların yenilgileri dahi farklı olurdu. Ben bugün dünyanın en havalı kaybedeni isem, işte tam da bu yüzdendir.

Kafamın içinde; toplum sınırlarının zaten çok dışındayken, bedenimi de o sınırların dışına çıkarabileceğime ve gerçekten farklı biri olabileceğime inandım. Bu düşünce ile yaptığım her davranış, her eylem, takındığım her tavır haneme bir mağlubiyet olarak yazıldı hep. Her mağlubiyetin sonunda da kendime baktığımda yalnızca birkaç ufak adım atan insanların bile kilometrelerce arkasında kalan, toplum sınırlarının tam da ortasına gerileyen kaybeden olduğumu fark ettim. Tıpkı kuyuyu tırmanmaya çalışan kurbağa gibi...

Devamlı birilerinin hareketlerini izlediğimi gördüm. Birilerinin gelişlerini, birilerinin gidişlerini, birilerinin zaferlerini, ilerleyişlerini... Birileri geldi, birileri gitti. Bütün bunlar sırasında ben hep olduğum yerde insanları izledim. Durum öyle bir hal almaya başladı ki, toplum sınırlarının dışına çıkıp farklı olmayı düşlerken, çemberinin tam merkezinde kalarak farklı olmaya başladım. Bu farklılık benim istediğim şekilde değildi. Artık "normal" olmak için çabalamam gerektiğini fark ettim. Fakat kimse kaçan trenin ardında o kadar da hevesli koşmaz. Mağlubiyetlerim arttı.

Bir ile on arasında yapılması istenen puanlamalarda hiçbir zaman bir veya on diyemedim ben. Her zaman birer puan yumuşattım puanlama sisteminin kenarlarını kendi içimde. Kafamın içinde hep "en"lerdeyken, hiçbir zaman kendime ait bir "en"im olmadı benim. Ortalamaydım işte. Siliktim.

Aslında dünyayı değiştirecek fikirlere sahiptim(!). Ben hep, "ben istesem var ya..." cümlesiydim. Zekiydim ama çalışmıyordum. Çalışsam kesinlikle en iyisini yapardım ben.

-yapamadım.-

Düşündüğüm hiçbir şeyi yapamadım. Hiçbir hevesimin peşinden gidemedim. Hiçbir şeyde en iyi olamadım. Onlar hep kafamın içinde bir yerlerde durdular. Her gece aldığım binlerce radikal karar gibi, sabah olunca uçup gittiler. Ben yine kendimle baş başa kaldım. Bütün bu başarısızlık hisleriyle birlikte yaşadım her günü. Yine yalandan kahramanlıklarımla ve kendimi beğenmişliklerimle kendimi kandırabilmek için en uygun olan vakti, geceyi bekledim. Tekrar ve tekrar ve tekrar...

Ben artık, hayatımın bir noktasında benimle kesişmiş tüm insanların mutluluklarına haset ve nefretle bakan biriyim. Hiçbir zaman ben gibi olmak istemedim.

en çok şunlar okundu